OKULÖNCESİNDE DRAMA* 
 

Bil. Uzm. Derya ÖZER
Oluşum Drama Enstitüsü Drama Lideri / Ankara

 

 

Okulöncesi eğitim bireyin yaşamında önemli bir yere sahiptir. Çocuklar okulöncesi yıllar boyunca bedensel, psikomotor, sosyal-duygusal, zihinsel, dil gelişimlerini büyük ölçüde tamamlanmaktadırlar. Bu dönemdeki gelişmeler yaşamın ileriki yıllarında oldukça önemli olmaktadır ve okulöncesi eğitimle çocukların bütün gelişim alanlarını desteklemektedir (Köksal, 2003: 63) 

 

Okulöncesi dönem yaşamın temelidir. Bu dönemde öğrenme hızı çok yüksektir. Bir yaş grubunun genel gelişim özellikleri o yaş grubundaki tüm çocuklar için ortaktır; ancak her çocuğun kendine özgü olduğu da unutulmamalıdır. Okulöncesi eğitim bazı temel ilkelere dayanmaktadır. Bu ilkelerden bazıları şunlardır: 

 

·Okulöncesi eğitim çocuğun gereksinimlerine ve bireysel farklılıklarına uygun olmalıdır.
·Okulöncesi eğitim çocuğun psikomotor, sosyal-duygusal, dil ve bilişsel gelişimini desteklemeli, özbakım becerilerini kazandırmalı ve onu ilköğretime hazır duruma getirmelidir.
·Okulöncesi eğitim kurumlarında çocukların gereksinimlerini karşılamak amacıyla demokratik eğitim anlayışına uygun eğitim ortamları hazırlanmalıdır.
·Etkinlikler düzenlenirken çocukların ilgi ve gereksinimlerinin yanı sıra çevrenin ve okulun olanakları da göz önünde bulundurulmalıdır.
·Eğitim sürecinde çocuğun bildiklerinden faydalanmalı ve deneyerek öğrenmesine olanak tanınmalıdır.
·Çocukların Türkçeyi doğru ve güzel konuşmalarına gereken önem verilmelidir.
·Okulöncesi dönemde verilen eğitim ile çocukların sevgi, saygı, işbirliği, sorumluluk, hoşgörü, yardımlaşma, dayanışma ve paylaşma duygu ve davranışları geliştirilmelidir.
·Eğitim, çocuğun kendine saygı ve güven duymasını sağlamalı, ona öz denetim kazandırmalıdır.
·Oyun bu yaş grubundaki çocuklar için en uygun öğrenme yöntemidir. Tüm etkinlikler oyun temelli düzenlenmelidir.
·Çocuklarla iletişimde, onların kişiliklerini zedeleyici şekilde davranılmamalı, baskı ve kısıtlamalara yer verilmemelidir.
·Çocukların bağımsız davranışlar geliştirmesi desteklenmeli, yardıma gereksinim duyduklarında yetişkin desteği, rehberliği ve güven verici yakınlığı sağlanmalıdır.

Çocukların kendilerinin ve başkalarının duygularını fark etmesi desteklenmelidir (Milli Eğitim Bankalığı, 2002: 11). Günümüzde okulöncesi dönemin insan gelişimi ve yaşamındaki önemi bilinmekte ve okulöncesi eğitim için yeni arayışlara girilmektedir. Okulöncesi eğitiminde yaygın olarak kullanılan yöntemlerden birisi de dramadır.     

Okulöncesi dönemdeki çocukların hayata hazırlanmalarındaki en önemli araçları oyundur. Çocuk oynarken hem eğlenmekte, hem de öğrenmektedir. Drama çocuğun oyun oynamasına, keşfetmesine, kendini ifade etmesine olanak tanıyan; beş duyusuna hitap eden; gelişim alanlarını destekleyen; günümüzde okulöncesi eğitimde de giderek yaygınlaşan bir yöntemdir. Drama çalışmalarında çocuk bir grup içinde, belirlenmiş sınırlar çerçevesinde kendini hem sözel, hem de bedensel olarak özgürce ifade etme şansını yakalar. Kimi zaman hayal gücüyle yarattığı zaman makinesiyle dinozorlar devrine maceralı bir yolculuğa çıkarken; kimi zaman da nesli tükenmek üzere olan hayvanlara yardım etme konusunda bir araştırmanın içinde bulur kendini. Drama yöntemi çocuğun eğlenerek öğrenmesini sağlarken, kişilik gelişimini de olumlu etkiler. 

 

Dramatik eğitimde iki yaklaşım söz konusudur. Bunlar, sanat formu olarak drama ve bir öğretme amacı olarak dramadır. Bir sanat formu olarak ele alındığında dramatik oyun çocuğun kişilik gelişimine destek olmayı amaçlayan bir aktiviteyi oluşturur. İkinci yaklaşımda ise bir öğretim aracı olarak drama değişik konuları öğretmek için kullanılır (Sağlam, 1997: 10-11). Dramatik eğitim ister bir araç olarak kullanılsın, isterse bir amaç olarak görülsün, yetkin ellerde katılımcıya zihinsel, fiziksel ve duygusal katılım yoluyla dramatik bir ortamda var olma olanağı sunacaktır. Bu ortam, kendi potansiyelini fark etme, kendini ifade etme, yaratıcılık gelişimi, kendini başkalarının yerine koyarak düşünebilme gibi becerilerin gelişmesine önemli katkı sağlamasının yanı sıra, belki de en önemlisi, içinde yer alan bireyleri mutlu edecektir. Bu mutluluk sadece oyun oynamanın neşesinden değil, aynı zamanda farkındalığın gerçekleşmesinden kaynaklanır ve tamamlanır (Sağlam, 1997: 19-20).  

Drama çalışmalarıyla genel olarak; çocuğun yaratıcı hayal gücünün desteklenmesi, utangaçlık sıkılganlık duygularından kurtulmaları, bedensel ve sözel olarak duygu ve düşüncelerini ifade edebilmeleri, karşılaştıkları problemleri yaratıcı hayal güçlerini kullanarak çözebilmeleri, özgün ürün oluşturabilmeleri ve benzerleri hedeflenmektedir. Okulöncesi eğitimin temel ilkeleri ile dramanın hedeflerinin ne kadar örtüştüğü açıkça görülmektedir. Bu da drama yönteminin okulöncesinde kullanılabilecek çok önemli yöntemlerden biri olduğunu göstermektedir.  

Bu hedeflere ulaşmak için eğitimli ve yetkin bir drama lideri ile iyi bir planlama gerekmektedir. Bir drama çalışması planlanırken yaş grubunun gelişim özellikleri mutlaka göz önünde bulundurulmalıdır ve hedeflerimiz belirlenmelidir. Dikkat edilmesi gereken noktalardan bir tanesi de çocuğa bilgiyi direk vermek yerine, yaparak ve yaşayarak kendisinin bulmasını sağlamaya çalışmaktır. 

Bir drama çalışması ısınma, asıl çalışma ve değerlendirme aşamalarından oluşur. Isınma, asıl çalışmaya hem bedensel, hem de zihinsel olarak hazırlanmak amacıyla çeşitli tekniklerin kullanıldığı drama oturumunun ilk aşamasıdır. Asıl çalışma ise başta rol oynama ve doğaçlama olmak üzere pek çok drama tekniğinin kullanıldığı asıl drama çalışmasının yapıldığı aşamadır. Çalışma basitten karmaşığa doğru yapılandırılır ve dolayısıyla bireyden gruba doğru giden bir süreç izlenir. Değerlendirme ise katılımcıların sözel ya da oynayarak çalışma hakkında dönüt verildiği oturumun son aşamasıdır (Aslan, 2004: 35). 

Bu alanda çok az eğitim veren kurum bulunmasına rağmen bu kadar çok drama öğretmeni olması dikkat çekicidir. Drama alanında hem çocuklarla çalışan hem de drama lideri yetiştiren önemli kurumlardan bir tanesi Oluşum Drama Enstitüsü’dür. Dramanın öneminin giderek daha çok anlaşılması ve okulöncesi eğitimde yaygınlaşması mutluluk verici olduğu kadar hem eğitimcilerin hem de anne babaların sorumluluğunu arttırmaktadır. Çünkü drama yöntemi bu alanda uzman kişilerin elinde çocukların gelişimine olumlu katkılarda bulunurken, ehil olmayan ellerde olumsuz etkiler de yaratabilir. Tıpkı tıp kitapları okuyup doktorları izleyerek doktor olunamayacağı gibi, drama konusunda birkaç kitap okuyup, kısa süreli eğitimlere katılarak da drama lideri olmak mümkün görünmemektedir. 

Okulöncesi dönem çocuklarıyla çalışırken görsellik önem taşımaktadır. Drama çalışmalarında birçok materyal ve farklı çıkış noktaları kullanabilmektedir. Müzik, resim, hayvan maskeleri, çeşitli fotoğraflar, kumaşlar ve artık malzemeler kullanılarak çalışmalar renklendirilebilir. Bu tip materyaller çocuğun hem dikkatini çekmekte hem de hoşuna gitmektedir. Ancak kullanılan görsel materyalin çalışmanın ve çocuğun önüne geçmemesine dikkat edilmelidir. Tıpkı parmak izleri gibi her çocuğun kendini ifade yolu farklı olabileceğinden çalışmalarda değişik yollar izlenmesi her çocuğun kendini ifade edebileceği bir ortam hazırlanması anlamına gelmektedir.  

Sonuç olarak okulöncesi dönemde yapılan drama çalışmaları çocuğun gelişim alanlarını desteklemekte, kendini bir birey olarak ifade etmesine ortam hazırlamakta, enerjisini boşaltmasını yardımcı olmaktadır. Çocuğu hem eğlendirmekte, hem de nitelikli zaman geçirmesini, sağlamaktadır. Her çocuğun dramayla tanışacak kadar şanslı olması dileğiyle. 


Kaynaklar 

Aslan, Naci (2004), Oluşum Drama Enstitüsü Drama Liderlik Programı ve Drama Yaklaşımı. Drama Liderliği (Ed. Naci Aslan), Oluşum Yayınları, Ankara.

Akyol Köksal, Aysel (2003), Okulöncesi Eğitimde Drama ve Örnek Çalışmalar, Okulöncesinde Drama ve Tiyatro, (Ed. Naci Aslan), Oluşum Yayınları, Ankara. 

Sağlam, Tülin (2004). Dramatik Eğitim: Amaç mı Araç mı? Tiyatro Araştırmaları Dergisi, S.17, Ankara. 

* Anne Kalbi Dergisi, Sayı 2, ss. 72-74, Eylül 2008, İstanbul