3. Uluslararası Seminer - 1989

 

 

EĞİTİMDE DRAMATİZASYON III

"Çocuklarla Oyun / Çocuklara Oyun"

 

17 - 21 Nisan 1989 - Ankara

 

 

3. Uluslararası Seminer 17 – 21 Nisan 1989 tarihleri arasında yapıldı. 12 Nisan 1989 Çarşamba günü saat 15.00‟de Alman Kültür Merkezi‟ nde basın toplantısı düzenlendi. Basın toplantısında seminere ilişkin basın açıklaması okunduktan sonra, Alman uzmanlarca Federal Almanya‟daki uygulamalara ilişkin açıklamalarda bulunuldu. Yapılan bu açıklamalarda; Federal Almanya‟da drama uygulamalarında kurumsallaşmanın yeni olduğu, önemli olanın öğretmenlerin bir yöntem olarak dramayı benimseyip, derslerinde uygulamaları olduğu ve seminerlerde öğrenileceklerin başlamak için yeterli olabileceği anlatıldı. 

 

Seminerin çalışma konuları ve atölye yöneticileri ise şöyleydi; 

Çocukluk anılarından yola çıkılarak ve çocuk öykülerinden yararlanılarak yapılacak olan “Çocuklarla Oyun / Çocuklarla Müzik” atölyesinin yöneticisi Federal Almanya‟dan Marlies Krause idi. 

 

Yine çocukluk anılarımızdan hareketle, öyküler, danslar, şarkılar ve her çeşit malzemenin de kullanılabileceği ve giderek katılımcıların kendi öykülerini oluşturarak, bunların kurallarını da koyacağı ve de ağırlık noktasını devinimlerle oynanan oyunların alacağı “Çocuklar Oyun / Çocuklarla Devinim” atölyesinin yöneticisi Federal Almanya‟dan Ulrika Sprenger idi. Bu atölyede katılımcılar kendi anılarını öyküleştirip bu öyküyü hareketlerle anlatacak ve böylece de çocuklarla çalışırken benzer etkileşimler kurmayı öğreneceklerdi. 

 

Küçük müzik doğaçlamaları yaparak, basit çalgılar ve ritim aletleri ile katılımcıların seslerini kullanacağı, değişik tını ve ritimlerle müzikal yapıların oluşturulacağı ve de giderek bu yapıların eyleme dönüştürülerek dramatik yapıların değişik formlarda oluşturulacağı (Birbirlerini destekleyecekle formlar. Karşıtlıklar oluşturacak formlar. Bağımsız öykülerin anlatılacağı formlar) “Çocuklara Oyun / Müzik – Devinim" atölyesinin yöneticisi Federal Almanya‟dan Kalle Mayer idi.

 

Çocukları nelerin ilgilendirdiği, onların hoşuna gidecek bir öykünün nasıl olduğu, kendi çocukluğumuza ilişkin anıları çağrıştıracak, eski çocuk oyunlarını yinelerken, bugünün çocuklarının yaşam koşullarının irdeleneceği ve elde edilecek malzemeyle dramatik durumların yaratılacağı “Çocuklara Oyun / Rol Oynama" atölyesinin yöneticisi Federal Almanya‟dan Dagmar Dörger ve Wolfgang Nickel idi. Bu atölyede yapılacak çalışma ile belki ortaya bitmiş bir çocuk oyunu çıkmayacaktı ama olası bir çocuk tiyatrosu çalışması için çok değişik yapı taşlarına varılabilecekti. Çalışmanın temelini oyun ve etkileşim uygulamaları oluşturacaktı. Biz bu yazıda Nickel‟in atölyesinde yapılan çalışmaları göreceğiz. 

 

İngiltere‟den Pam Bowell'in yöneteceği atölyenin konusu ise "Toplumsal Drama" idi. 

 

 

Seminerin 1. günü olan 17 Nisan 1989 Pazartesi saat 09.30‟da seminer açılış konuşmalarıyla başladı. Saat 10.30 da ise hazır bulunanlarla bir atölye çalışması yapıldı.

 

Atölyeyi Prof. Dr. Hans Wolfgang Nickel yönetti. Nickel oyunda;

 

·  Oyuncu 

·  Oyun Kuralı 

·  Oyun Lideri 

 

olmak üzere üç unsurun bulunduğunu ve sadece oyun kuralının esnek olduğunu, daha sonra da diğer bir kişiyle etkileşime girdiğimizi, diğer bir kişiyle etkileşimi rol oynayarak da yapabildiğimizi; anlattı. Bir de uygulama yaptıran Nickel katılımcılardan eşleşmelerini ve gözler kapalı olarak birbirleriyle etkileşime girmelerini istedi. Eşlerin birbirlerine uygun bulacakları birer rol düşünmelerini söyledi. Nickel örnek olarak “Çocuğa sorulur; annen ya da baban bir hayvan olsaydı, hangi hayvan olurdu?

 

“Eşlerin birbirlerine uygun buldukları rollerden sonra, bu rolleri kapsayacak bir öykü oluşturabileceklerini anlattı.

 

Nickel dramanın; 

 

1. Kendimizle etkileşim
2. Karşımızdaki ile etkileşim
3. Grup ile rol oynama
4. Tiyatro (Sonuç)

 

şeklinde incelenebileceğini belirtti. 

 

Bir Drama Çalışması Planı


1. Evrensel: Çocuklara hangi insan yaşantısı açısını vermeye çalışacağız.
2. Bağlam: Evrenseli araştırmada hangi özel bağlam yaratılacak. 

3. Roller: Lider ve çocuklar kimler olacak.
4. Çerçeve: Roller dramaya hangi bakış açısından girecek, birbirlerine uzaklıkları ne kadar olacak.

5. İşaret: Olaya anlam katmak için hangi malzemelere ve kişisel eşyalara gereksinim olacak.
6. Stratejiler: Hangi bileşimde ve amaçlar için; hangi çalışma yollarını kullanacağız.
7. Öğrenmeye giden drama yaşantısı. 

 

Aynı gün saat 16.00'da “DRAMA - TİYATRO ve EĞİTİM İLİŞKİSİ İÇİNDE RİTUELLER ve DOĞAÇLAMA” konulu Prof. Dr. İnci San'ın yönettiği yuvarlak masa toplantısı yapıldı. Toplantıya Prof. Dr. Metin And, Prof. Dr. Cevat Çapan, Prof. Dr. H. W. Nickel katıldılar.

 

Prof. Dr. Cevat Çapan konuşmasında şunları söyledi; “Eğitimde öğrencinin kendiliğinden davranabileceği ortamlar yaratılmalıdır. Oyunculukta temel olan kendini dışa vurmaktır. Kendini dışa vurma çabası olan ama utangaçlık, çekingenlik gibi duygular içinde bulunan oyuncular, bu çabalarıyla önemli bir adım atmış olurlar. Çalışma yöneticisi motivasyonda demokratik davranmalı ve katılımcının kendisini ifade etmesine karışmamalıdır. Asıl olan varolanı yaşamaktır.“  

 

Prof. Dr. Metin And; “Ritüel dondurulmuştur. Doğaçlamada kurallı olarak her şey yapılabilir. Çocukların oyunları ritüel ve doğaçlamalardan oluşmaktadır. Dondurulmuş olan ritüel çocukların oyunlarında devam ediyor. Körebe oyunu evrensel bir çocuk oyunudur. Ritüellere örnek olarak kurban etmeyi verebiliriz. Eskiden insan kurban edilirken, bu gün hayvanlar kurban ediliyor.“ dedi.

 

Prof. Dr. H. W. Nickel ise ritüelle doğaçlama arasında olunması gerektiğini, kurallılığın ya da kuralsızlığın yanlış olduğu, ikisinin ortasında bir denge bulunmasının gerektiğini söyledi.


Dramanın aşamalarını şöyle anlattı; 

 

1. Katılanın kendini ifade edebileceği ortamlar yaratarak; kendini tanıması, keşfetmesi. 

2. Kendini yanındakine ifade etme, onunla etkileşime girme. 

3. Rol oynama (Grup).
4. Tiyatro (Sonuç).

 

Nickel‟in yönettiği atölyedeki çalışmalar daha sonra şöyle devam etti.

 

 

Uygulama

 

Gözler kapalı, elele daire olun. Elleri bırakın. Bir adım ileri yürüyün. Gözünüzü açın. Geriye dönün ve elele tutuşun. Gözünüzü kapayın ve bir adım geriye yürüyün. Ellerinizi bırakmadan yıldız oluşturun. Gözlerinizi açın.

 

Yıldız olabildik mi? Elele daire olun ve ellerinizi bırakın. Ellerinizi ileri doğru uzatın. Gözlerinizi açmadan yürüyün. Karşınızdaki ile elele tutuşun. Yine gözlerinizi açmadan daire oluşturun. 

 

 

 

UYGULAMALI DRAMATURGİ 

 

Anı – Öyküden Dansa 

 

Herkes bir anısını düşünsün (5 dk). Eşleşin ve eşinize anınızı anlatın, eşinizde size anlatsın. Anlatımlarınız bittikten sonra anınızı 3 tümce ile yeniden birbirinize anlatın. 

 

Eş değiştirin. Yeni eşinize dinlediğiniz 3 tümcelik anıyı sanki kendi başınızdan geçmiş gibi anlatın. Eş değiştirin ve eşinize dinlediğiniz 3 tümcelik anıya tanık olmuş biri gibi anlatın, o da size anlatsın. Sonra eşinizle tartışarak iki anıdan birini seçin ve seçtiğiniz anıyı masalsı bir hale getirin.

Şimdi eşlerden birisi dinleyici, diğeri anlatıcı olsun. Dinleyiciler otursun, anlatıcılar anıyı eşerine masalsı bir biçimde anlatsınlar. 

 

Eş değiştirin. Dinlediğiniz masalsı anıyı, yeni eşinize pandomimle oynayın.
Eş değiştirin. İzlediğiniz pandomini eşinize sözle anlatın. 

Eş değiştirin. Dinlediğiniz öyküyü yeni eşinize dans ederek oynayın.
Daire şeklinde oturun. Dansçılar danslarını yeni eşlerine, karışık, tek tek ya da birlikte oynasınlar (Gösteri / Tiyatro). 

 

Ayna Temrini: Eşleşin. Her eş hem ayna hem de gerçek. Birbirinizle etkileşimde bulunun (Hem eşinizi aynadaki yansıması olun, hem de eşiniz sizin yansımanız olsun). 

 

Güven Temrini: Yeniden eşleşin. Eşinizin gözü kapalı iken, onu salonda dolaştırın (Elle tutarak, avuçları birbirine dayayarak ve parmak ucuyla). 

 

Masaj: Eşleşin. Eşlerden birisi otursun, diğeri arkasında dursun. Omuzlarına masaj yapın. Eşinizin gözü kapalıyken onu kaldırmaya çalışın. Şimdi yer değiştirerek aynı alıştırmayı tekrarlayın. 

 

Eşleşin. Eşler karşılıklı olarak ve birbirlerine yakın bir şekilde dursunlar. Eşiniz çok yavaş olarak konuşurken, onun ağzına bakarak söylediğinin aynını siz de söyleyin.

 

Şimdi de herkes salonda karışık olarak dolaşsın. Karşılaştığınız birine isminizi söyleyin. Şimdi isminizi karşılaştığınız kişiye; kızarak, sevinçle, azarlayarak söyleyin. İsimlerinizi söylerken yan yana gelmeniz gerekmez. Uzaktan da etkileşimde bulunabilirisiniz. 

 

Nickel çalışmasını seminerin ikinci günü şöyle sürdürdü;

 

Eşleşin ve daire oluşturun. Eşlerden biri sabit dursun. Diğer eş sabit duran eşe şekil versin. Sonra şekil veren eş öne geçsin ve o da eşine şekil versin Alıştırma böylece devam etsin. 

 

Eşleşin. Eşlerden biri otursun. Diğer eş bir tip belirlesin ve oturan eşe oynatsın (Örnek: 6 – 9 yaşlarında bir çocuk ya da boş zamanlarını değerlendiren 16 yaşında bir çocuk). 

 

Eşleşin. Eşlerden biri güçlüyü, diğeri güçsüzü canlandırsın. Güçlüyü canlandıran eş, güçsüze doğru geçiş yaparken, güçsüzü canlandıran eş, güçlüye doğru geçiş yapsın. Bu geçiĢler sırasında dansı kullanabilirsiniz. 

 

Eşlerden birisi rejisör, diğeri anlatıcı; bir gün önce düşündüğümüz ve aklımızda tuttuğumuz öyküyü reji vererek anlatın. İki gruba ayrılalım. Birinci grubu rejisörler, ikinci grubu anlatıcılar oluştursun. Rejisörler grubu dışarı çıksın. Anlatıcı grubu rejiyi yeniden gözden geçirsin. Şimdi dışarıdaki grup içeri girsin. Çağrılan grup salonda dolaşırken, diğerleri masalı yüksek sesle anlatsınlar. Aynı alıştırma diğer grupla tekrarlansın. 

 

Dünkü öyküyü tek kelime haline getirelim. Olayda sizi etkileyen bir cisim bulun. Gruplara ayrılalım. Oluşturulan gruplar aralarında tartışsınlar. Tüm gruplar öyküler arasında bir ortak nokta bulsunlar. Şimdi bu ortak nokta doğrultusunda bir öykü oluşturalım (Her grup öykünün farklı bir sahnesini oynayabilir). Öykü başından itibaren ağır ağır oynansın. Oyunun finali bir fotoğraf şeklinde (tek kare olarak) canlandırılsın.

 

Eşleşin. Bir eş otursun ve gözünü kapatsın. Diğer eş onu kaldırıp salonda dolaştırsın. Dolaştırılan eşler gözlerini açmadan, onları dolaştıranlar değişsin. Giderek dolaştırma hızımızı arttıralım. 

 

 

Öykü – Oyun Oluşturma

 

Dörder kişilik gruplara ayrılalım. Her grup kendi içinden bir kişi belirlesin. Bu kişi sizin öykünüzün kahramanıdır. 

 

Bu kahramanın gerçekleştirmek istediği bir amacı olsun. Kahramanın amacına ulaşmasını engelleyecek bir engel faktörü olsun. Kahramanın engeli aşması için yardımcıları olsun. Öykünün geçeceği bir mekan belirleyin.

Şimdi öykünüzü yazın (5 dk). İşte öykünüz hazır. Oynayın, eleştirin, yeniden oynayın, eleştirin, yeniden yazın, oynayın...

 

Elimde 100 metrelik bir ipek kumaş var. Bu kumaşla ne yapabiliriz. Kostüm yapabilir miyiz? Bu kostümler kimler için ve nasıl olmalı? Perilerin kostümleri olabilir. Bu periler bir şatoda yaşıyor olabilirler. Çocuklar da şatoyu gezmeye gelirler v.b. 

 

İşte bir kumaştan hareketle bir oyun oluşturabiliriz. Kumaş ile oyun kişileri uygun olmalıdır. Oyunu oluşturmak için 6 unsura ihtiyacımız var. 

 

1. Oyunun Kahramanı 

2. Kahramanın Amacı 

3. Engeller
4. Yardımcılar
5. Mekan 

6. Sonuç
 

Oyunun yapısını oluşturmak için şu soruları sormalıyız:


1. Nasıl bir karakter? (Yaşı, Cinsiyeti, Tipi, vb.) 

2. Ne yapmak istiyor? Amacı ne? (Kaptan ise karaya ulaşmak)
3. Engeller Neler? (Fırtına, kayalar, fenerin ışığının yanmaması)
4. Yardımcılar ne ya da kim? (Yunus balığı)
5. Çevre. Nasıl bir çevre? (Fırtınalı bir deniz)
6. Sonuç. (Kaptanın karaya varması) 

 

 

Seminerin 3. Günü 

 

ÇOCUK TİYATROSU - Röportaj ile Rol Oluşturma
 

Uyarılar – Kurallar


Oluşturacağımız rolden hiç çıkmayın.
İlk oynamaya başlamanız (Sahneye ilk çıkış) canlı olmalı.

Aynı şeyi iki kez tekrarlamak izleyiciyi sıkar.

Bir şeyi aynen (tıpatıp) tekrarlamak komik olur.

Tiyatrodaki güzel şeyler yaşamda kolayca bulunur, gözlemlemelisiniz.

Bulduğunuz bir doğaçlamanın değişik versiyonlarını denemelisiniz. 

 

Şimdi başlıyoruz. Salonda özgürce dolaşın. Kendinize uygun bir mimik bulun. Şimdi buna jest ekleyin. Dolaşmayı sürdürün. Tipinize söz ekleyin. Herhangi bir bedensel sakatlığı ya da tiki varsa ekleyin. Tipinizi inceleyin. 

 

Şimdi yemek arası vereceğiz, arada da tipinizden hiç çıkmayın.

 

Ara verildi.

 

Aradan sonra devam ediyoruz. Bulduğunuz tipi değişik yaş dilimlerinde ayrı ayrı canlandırın. Tipiniz başka bir tiple bulacağınız herhangi bir konuda etkileşime girsin. Bir sorunuzu çözmeye çalışın. 

Unutmayalım ki herhangi bir sorunu doğaçlama yöntemiyle çözebiliriz.

 

 

GÖSTERİLER

 

Seminer sonunda yapılan gösteriler ise şöyleydi; 

 

 

Ulrika SPRENGER’in Grubu 

 

Ulrika gösteriden önce nasıl ve neler çalıştıklarını anlattı. “ Grubu birbiriyle tanıştırmak için; karışık dolaşma, birbirimize yaklaşma, kaçma yaptık. Daha sonra bedenlerimiz hakkında resimler çizdik. Sonra da çizdiğimiz bu resimleri oyun haline getirerek oynadık. Tüm bunlarla amacımız birbirimizin uzayını tanımaktı. Isındıktan sonra bedenimizdeki ısınmanın oluşturduğu değişiklikleri kağıda döktük. Çıkış noktamızı resimlerden aldık ve resimlerdeki karakterleri oynadık.

 

Şimdi gösterimizi izleyelim.

 

“Ulrike‟nin gösterisi çalışmalarda yaratılan karakterlerle hazırlanan bir doğaçlamaydı. Katılımcılar karışık olarak salonda dolaşırken birbirlerini fark ediyorlar ve sözsüz olarak oynuyorlardı; bir silindir tüp, grubu temsilen ortaya kondu. Herkes elindeki bir objeyi (Bardak, tabak vb.) ortadaki silindire ekledi. Ortaya obje koyan, koyduğu objenin şeklini salonun başka bir yerinde bedeniyle canlandırdı. Katılımcılar formlarına ses de kattılar. Bu toplu yaratım çalışmasındaki coşku giderek yükseldi. Coşku doruk noktaya ulaştıktan sonra ilk haline döndü. Katılımcılar nefeslerini düzenli ve sesli olarak alıp veriyor ve giderek çevrelerindeki diğer katılımcıları fark ediyorlardı. 

 

 

Marlies Krause’nin Grubu 

 

Çocuk, Oyun, Müzik ve Tiyatro... “TOP”

 

Krause seyirciye; “Gözlerinizi kapatın ve çocukluğunuza dönün. Topla neler oynardınız“ dedi. Krause'nin bu yönergesinden sonra izleyiciler bir kaç dakika hayal kurdular. Sonra Krause'nin grubunu oluşturan katılımcılar salona dağılarak izleyicilerin ellerindeki hayali topları toplayıp ortaya yığdılar. Katılımcılar ortaya yığılan toplarla konuşmaya başladılar. Sonra toplar izleyiciye dağıtıldı. Daha sonra topları dağıtan katılımcıların kendileri de top oldu. Onları başka katılımcılar ortaya getirdiler. Bir anlatıcı müzik eşliğinde öyküyü başlattı. O anlatırken top olan katılımcılar anlatılanı oynamaya başladılar. “Bir top varmış ve çok mutluymuş...”

 

Anlatılan hikayeler ikili gruplarca dramatize edildi. Krause, bu hikayeleri kağıtlara yazdıklarını söyledi ve ortaya büyük bir kağıt getirildi. 

Perde büyüklüğündeki bu kağıt üzerinde çalışmalar sırasında oluşturulmuş hikayeler yazılıydı. Katılımcıların elleri üzerinde, müzik eşliğinde ve şarkı söyleyerek ortaya getirilen kağıt izleyicilerin arasına girdi. Gösteri şarkıya izleyicilerin de katılımıyla noktalandı.

 

 

Kalle Mayer’in Grubu 

 

Müzikle Doğaçlama. 

Katılımcılar yarım daire şeklinde yere oturdular. Ellerinde; gitar, zil, tef, keman, kaşık vb. müzik ve ritim aletleri bulunuyordu. Liderin yönlendirmesi ile bir toplu doğaçlama yapıldı. Doğaçlama ilerledikçe grubu yöneten (orkestra şefi) değişiyordu. Sonra katılımcılar birer sandalye alarak ortada bir form oluşturdular. Sonra da sırayla şarkı söyleyerek bir anılarını anlattılar. 

 

 

Pamela Bowel’un Grubu 

 

Bowel’un grubu gösterilerine öyküleri içindeki tehlikeli ve güzel şeyleri tartışarak başladılar. Her katılımcı öykü hakkında görüş belirtti. Sonra karar vererek öyküdeki tehlikeli bir bölgeye yolculuk yaptılar. Bowell okullarda ders işlemenin masal veya benzeri yöntemlerle anlatılmasının daha yararlı olacağı ve böylece de çocukların anlatılanı kendilerinin çözümleyebileceğini belirtti. 

 

 

Hans W. Nickel’in Grubu 

 

Nikel'in grubu altı gösteri grubundan oluşuyordu. Sözden çok hareketin etkin olduğu gösterilerin başlıkları şöyleydi.


1. Boğulma. Deniz kıyısı (Ağır Çekim). 

2. Köpek, Çocuk, Hav.
3. Çocuğa Baskılar ve Kurtuluş 

4. Sarhoş ve Kızı
5. İnsan Yönetme Çiftliği 

 

 

22 Nisan 1989 günü Kavaklıdere, Gama – Güriş İş Merkezi’nde yapılan İlk Adım Çocuk Şenliği kapsamında bu yazının yazarı Naci Aslan ve Kadir Çevik çocuklarla bir uygulama yaptılar. Tamamen spontan bir şekilde gelişen çalışmada tesadüfen orada bulunan 20 kadar çocukla, önce tanışma, ritimle yürüme, güven temrini ve heykel çalışması yapıldı.

 

Daha sonra Nickel‟in yönetiminde Marliez Krause çocuklarla bir çalışma yaptı. 30 kadar çocuğu daire şeklinde yere oturtan lider, onların hayali birer nesne yapmalarını sağlayarak onlarla iletişimi başlattı. Sonra birlikte bir öykü anlatalım dedi. Lider sürekli sorularla kanavayı oluşturdu.

 

Soru – Öykü nasıl olsun?
Yanıt – Cücelerle ilgili olsun.
Soru – Öyküde kaç cüce olsun?
Yanıt – İki 
Soru – Cüceler nereye gidiyor olsunlar? 
Yanıt – Devin yanına vb. 

 

Oluşan bu kanavayı bir eğlence aracına dönüştüren lider, salonda bulunan ana-babalardan da birlikte bir form oluşturmalarını ve çocuklar onlara elleriyle ya da ayaklarıyla dokunduklarında ses çıkarmalarını istedi. Çocuklar da ayakkabılarını çıkararak, başka ana-babaların yardımıyla tırmanma aleti şeklinde oluşturulan formun (yetişkinlerin) üzerlerinde yürüdüler. Bu yürüme sırasında çok hoş sesler çıktı. 

 

Nickel 26 Nisan 1989, Çarşamba günü düzenlenen özel bir toplantıda şu bilgileri verdi. “Kuram yardımcıdır, uygulamayı sırtında taşımalıdır. Kuram incelemek, analiz etmektir. İyi tiyatro yapmak için oyuncunun ve seyircinin incelenmesi gerekir. Oyunun sergileneceği sahne oyunu etkiler ve hatta belirler. Kendinize sormalısınız; “Bu oyunla seyirciye ne verilecek. Nasıl verilecek.” 

 

Bunları vermek için hangi araçlar gerekiyor. Oyun evrensel olmalı. Oyunun bir stili olmalı. Oyun seyirciyi gerçekten ağlatan, gerçekten güldüren olmalı. Özgün olmalı. Çocuk büyümek demektir. Zorla eğitim olmaz.

Çocuğun gelişim evreleri şöyledir.

 

Çocuk - Ana rahmi - Aile - Çevre 

 

1. Evre: Ana rahmi (1–2 cm). 
2. Evre: Ana kucağı (50 cm). 
3. Evre: Aile (Birkaç metre)
4. Evre: Anaokulu, sokak 
5. Evre: Okul
6. Evre: Şehir (10 yaş) 

 

Oyunun gelişim evreleri de şöyledir.

 

Oyun - Malzeme - Seyirci - Dünya

 

Çocuğun konuşma gelişimi 

 

a. Gülümseme
b. Anlamsız sesler, sözcükler 
c. Konuşma 
d. Lisan öğrenimi 

 

Yedi yaşındaki bir çocuğu teatral açıdan incelendiğinde iki temel soru sorulmalıdır.

 

1. Geçmişinde neler oldu.
2. Geleceğinde neler olacak. 

 

Aynı şekilde oyun izlemeye gelen bir çocuk da incelenmelidir. Aile ilişkisi, ona anlatılanlar, anlatılmayanlar. Çocuklar yaşadıkları deneyimleri başka çocuklara ya da yetişkinlere aktarmaktan mutluluk duyarlar. Kardeşi olan bir çocuğun, kardeşini kıskanmasının nedeni annesinin onu değil de, kardeşini kucağına almasıdır. Çözüm çocuğa davranış özgürlüğü vermektir. Bu kucağa alınmak ya da babası gibi (şakacıktan) tıraş olmak olabilir. 

 

Oyun için seçeceğimiz konu sıradan olmamalıdır. Konu iyi ve evrensel olmalıdır. Tiyatro salt kendimiz için değildir. Aslolan iletişimdir. Bir oyunda oyuncu kendisi ve rolü olmak üzere iki durumdadır. Oyuncu oyunda kendisi gibi davranmak isteyebilir (gülmek gibi). Bunu rolüne uydurmalıdır. Oyuncu rolüne sürekli şunları sormalıdır. 

 

Ne? 
Kim? 
Nasıl?
 

Yine rol merkezde evreler dışarıda. Son halka dünya. Hamlet‟in oyundaki davranışında, bebekken annesinin ona nasıl davrandığına kadar sorular sorulmalıdır. Neredeyim? Ortam nasıl? Nereden? Nereye? Soruların yanıtları birbirlerine bağlandığında ortaya rol çıkar. Yaşamdaki çelişkiler rolde de olabilir. Sorulardan alınan yanıtlar çelişkileri ortaya çıkarabilir. Rolü inceleme yaratıcı ve kişiseldir. Yaşamdaki deneyimler role yansır. Örneğin annenizi seviyorsanız rolde de sevmek istersiniz. 

 

Nickel‟in aktardıklarından da anlaşılacağı gibi bir kez daha görüldü ki, drama disiplini ancak iyi bir tiyatro birikimi ve deneyimi ile olanaklıdır. Sonuç olarak seminer oldukça başarılıydı. Tüm emeği geçenlere bir kez daha teşekkürler. 

 

Naci ASLAN

Oluşum Tiyatrosu ve Drama Atölyesi Drama Lideri

Şubat 1999, Ankara