Ulusal Drama Günü 2022 Bildirisi

 

 

28 Şubat ULUSAL DRAMA GÜNÜ

 

Prof. Dr. Ayşe Çakır İlhan

Ankara Üniversitesi

Eğitim Bilimleri Fakültesi

 

 

 

Yaşam Rastlantılardan Oluşur” Prof. Dr. İnci San

 

17 Eylül 2021’de kaybettiğimiz Türkiye’de yaratıcı dramanın kurulmasında ve yaygınlaşmasında önderlik yapmış Hocamız İnci San’ı anarak tüm dramacıların gününü kutluyorum.

 

Drama üç sac ayağı üzerine temellenmektedir. Bir bilim dalı olarak, bir yöntem olarak ve bir sanat eğitimi alanı olarak. Başta tiyatro ve edebiyat olmak üzere tüm sanat alanlarından beslenen drama çalışmaları sonunda katılımcıların estetik duyarlılık kazandırması en çok beklenen kazanımdır. Tarih boyunca sanat bazen; dünyaya tutulmuş bir ayna olmuş, görüneni olduğu gibi, bazen geneli ya da özü, bazen de ideal olanı yansıtmıştır. Bazen sanat; sanatçının iç dünyasına açılan bir pencere olarak sanatçının duygularını dile getirmiş, bazen de sanatçıdan, tarihin toplumsal ve tarihsel koşullarından bağımsız kendi başına yeterli olan, kapalı bir düzen olmuş kendini merkeze almıştır. 20. yüzyıla doğru sanatçı yerleşmiş tüm kurallara karşı çıkmış her şeyi yeniden sorgulamak istemiştir. 

 

Sanattaki bu öncü yaklaşım sanatı yalnızca seyredilmekten, izlenmekten kurtarmış, sanat tüketicisinin katkı ve katılımını öngörmüştür. Böylece insanın bu güne kadar ürettiği tüm değerler sorgulanmış, yeniden yorumlanmış ve yeni değerler üretmiş ve üretmeye devam etmektedir. Sanat; bir sorgulama biçimi olduğundan kesin yargılar ve değerler de ortaya koymamış, ancak politiktir bir duruş benimsenmiştir. Sanat nesnesi değil, onu yaratma süreci öncelikli olmuştur. Günümüz sanatında asıl olan yaratılan nesne değil, bunun oluşturulması ve algılanmasıdır. Dolayısıyla sanatın amacında insanın düşüncesini, algısını, tepkisini etkilemek öne çıkmıştır. Yani yaratı/sanat, sadece sanatçının değil tüm insanların ortak yaratımı olmaktadır. Tıpkı yaratıcı drama gibi!

 

Acaba son bir yılda gerçekleşen yüz yüze ya da sanal drama atölyelerinde neler yaşanmakta? Bu olguyu şu an pek de bilemiyoruz, ancak bildiğimiz bir şey var ki zor günler yaşıyoruz. Sağlıkla ilgili endişelerimiz, ekonomik sıkıntılarımız, her an her yerde hissettiğimiz tehditler bizi bunaltıyor. Bastığımız zemin ayaklarımızın altından kayıyor. İşte böyle dönemlerde birbirimize tutunmaya, birbirimize dayanarak düşmemeye, daha çok düşünmeye, empati kurmaya ve yaratıcı olmaya ihtiyacımız var. Bu vesile ile dramacıların özellikle güncel sanattan daha çok beslenmelerini diliyorum.

 

HAYATINI İNSANCA YAŞAMAYA ADAMIŞ TÜM DRAMACILARIN 

28 ŞUBAT ULUSAL DRAMA GÜNÜ KUTLU OLSUN.