Cecily O'NEILL

 

Cecily O’Neill eğitimde drama ve tiyatronun kullanılması alanında uluslararası bir otoritedir. Danışman ve araştırmacı olarak tüm dünyada öğrencilerle, öğretmenlerle, oyuncu ve yönetmenlerle çalışmakta, atölyeler yönetmekte, konferans ve dersler vermekte ve araştırmalarını sürdürmektedir. Halen Unicorn Çocuk Tiyatrosu ortak oyuncusu (Associate Artist with the Unicorn Children's Theatre) ve İrlanda Devlet Tiyatrosu Danışma Kurulu (Advisory Forum at the Abbey, Ireland's National Theatre) üyesidir.

 

Dr. O'Neill Dublin’de doğmuş ve eğitim görmüştür ama iş yaşamını Londra ve ABD’de geçirmiştir. The Ohio State University, Eğitim Fakültesinde (College of Education) drama programlarını yürütmektedir.

 

Dr. O'Neill’in yazar ve editör olarak etkin kitapları ve drama eğitimi konusunda birçok makalesi vardır. Bu yayınlar sanat ve drama eğitimi konusundaki eğiticilerin düşünce ve uygulamaları üzerinde önemli bir etki yapmıştır. Çalışmaları estetik, dramatic yapı ve pedagojik stratejiler üzerine yoğunlaşmıştır. İrlanda, İngiltere, Avustalya ve ABD’de sanat eğitimi konusunda müfredatın oluşturulmasına önemli katkılarda bulunmuştur. 

 

Sınıfta yaratıcılığa meydan verilmediği zaman çocuk okulu sıkıcı bulmaktadır. Drama kullanıldığında ise öğretmen öğrencileri sanal durumlarda önemli kararlar almaya ve uygulamalar yapmaya teşvik etmektedir. Örneğin öğretmen rolde ilgisiz bir öğrencinin bile ilgisini çekmekte öğrenci sınıf ilişkisine yeni bir boyut getirmektedir.  Ancak bu disiplinsizlik ya da kaos demek değildir. Bu ilişki öğretmenin öğrencilerin ilgisini çekebilme başarısını arttırmaktadır.

 

İnsan klonlamayı alalım. Çocuklar doğmadan once sağlıklı, zeki, yetenekli olmaları için genetic olarak programlandırılmalılar mı? Klonlanmış bir çocuk sahibi olmanın Kabul edilebileceği durumlar olabilir mi? Birinin klon olduğunu anlamak nasıl bir duygu olmalı?

 

Bu konu başlığı Londrada ilkokulda çalışıldı. Öğretmen öğrencilerin ortaokula başladıklarında karşılaşacakları statü ve kimlik konusundaki sorunları ortaya çıkarmayı amaçladı. Oyun öğrencilerin İnsan Potansiyeli Enstitüsü isimli gizemli bir kuruluşun ünlü futbolcu, danscı, sanatçı, yazar, sporcu rolleriyle bir haftalık gizemli bir toplantıya davet edilmeleriyle başladı. Öğrenciler merkez hakkında bazı sorular sorarak bilgiler aldılar. Merkeze geldiklerinde öğretmen enstitünün bir görevlisi rolüyle karşılayarak onları rahat ettirmek için gerekli herşeyi yapacaklarını söyler. Daha sonra öğrencilere kendilerinin 18 sene evvel başlatılan bir genetic deneyin parçaları olduklarını ve her birinin halen yaşayan birinin klonu olduğunu söyledi.

 

Bu aşamada, öğrencilerin ailelerinin bu deneyin içinde yer alıp almadıkları ya da klonu oldukları kişinin bu durumdan haberdar olup olmadığı bilinmemektedir. Ailelerini arayabilecekleri söylenir. İkili gruplar halinde genç ve ailesi veya kardeşi veya arkadaşı olarak ailenin haberdar olup olmadığını araştırırlar. Olayın sonuçları üzerinde tartışırlar. Bunu bir sır olarak mı saklamalılar? Bu durum kariyerlerini etkileyecek midir?

 

Küçük gruplar halinde ileride başlarına neler gelebileceğine dair bir televizyon haberi yaparlar.

Bu çalışmalara eklenebilecek yeni çalışmalar şunlar olabilir:

* Her birinin yeteneğini temsil eden bir sözsüz oyun

* Şimdiye kadarki başarılarına ilişkin haber başlıkları

* Çiftler halinde yetenekli genç ve bir gazeteci arasında yapılan ropörtajlar

* İsimlerini becerilerini ve özel taleplerini yazacakları formlar

* Enstitüdeki odalarının resmi

* Enstitüdeki ilk gecelerine ait günlük yazmak

* Internette insan klonlama konusunda araştırma yapmak

* Ailelerine gerçekleri soran bir mektup yazmak

* Ben eskiden .....      Ben şimdi .....  formatında bir şiir yazmak

* Klonların kabuslarını gösteren küçük gruplarla yapılan bir ses ve hareket canlandırması

* Klonların yetişkin olduktan sonra bir gazeteciye (öğretmen rolde) tüm deneyimlerini aktarması

 

Sonuç olarak dramanın yardımıyla genetik mühendisliğinin kimliğimizi tanımlama ve toplumu oluşturma konusunda nasıl herşeyi değiştirebileceği incelendi.

 

Bu çalışma daha da geliştirilerek bir aşama daha eklendi. Bir drama eğiticisi ve bilim danışmanı sınıf öğretmeniyle çalıştı. Çocukların dramaya olan ilgisi genetik bilimini öğrenme konusunda motivasyon sağladı. Öğrenciler nasıl dünyaya geldiklerini öğrenmek istediler. Süreç nasıl işliyordu, vericilerinden aldıkları genetik miras ne olabilirdi, gelecekleri önceden biliniyor muydu, onları bekleyen tehlikeler ve avantajlar nelerdi?

 

Bu çalışma Unicorn topluluğu ve arasında iki haftalık bir takım çalışması ile yapıldı. Takımda bir drama kolaylaştırıcısi, bir yönetmen, iki oyuncu, bir yazar, bir video yapımcısı ve bilimsel danışman görev aldı. Öğretmenle birlikte çalışarak çocukların rol oynama, hareket, yazma, video filmi yapma, tartışma ve canlandırma yöntemleriyle araştırma yapmalarına yardımcı oldular. Çalışma öğrenciler, veliler ve arkadaşlardan oluşan bir izleyici grubuyla bu çalışmaların sonuçlarının paylaşıldığı bir sunumla son buldu.

 

Drama "what if?"  ‘eğer’  ya da ‘ya ..... olsaydı’ sorusunu sorar. 

Bu çalışmada drama toplum içindeki kimliklerimizi sorgulamaya yardımcı olur. Çok güçlü bir araştırma yöntemiyle dünyadaki belli uygulamaları ve onların sonuçlarını görmemizi sağlar. Bu çalışmada öğretmenler, çocuklar, uzmanlar bir araya getirilmiştir, daha büyük sınıflarda kimlik, aile yapısı ve  bilimsel çalışmaların ahlaki sorumluluğu konuları işlenebilir.

 

Tüm bu çalışmaya süreç drama adı verilir. Süreç drama öğrencilerin deneyerek yaşayarak öğrenmelerini sağlayan bir yöntemdir. Bu yöntemle öğrenci karşılaşabileceği durumları görür, onu yaşayarak her boyutunu anlama olanağı bulur, rol oynama da dahil olmak üzere çeşitli tekniklerle oyuna katılır ve yaşayarak öğrenir. “Eğer” kelimesinden hareketle bir olayın içinde yaşayarak doğru yaklaşımı bulur.  

 

Süreç dramada önceden bir metin olmaksızın, grubun bir olayı yaşadıkları hayal edilir. Gruba ilk aşamada az bir bilgi verilir, süreç içinde gerek lider gerek oyuncular tarafından konu geliştirilir. Zaman zaman oyuncuların gerilmelerine yol açacak bilgiler verilir. Olaylar geliştikçe konu belirginleşir. Öykünün ne olduğu baştan bilindiği takdirde aynı etkiye yapmayacağından bu yöntem kullanılır. 

 

Ön-metin olarak adlandırılabilecek bir metin verilir. Ön metin bir cümle, bir tavır, bir başlık, bir öykü, bir obje, bir görüntü veya bir metin olabilir.

 

Cecily O'Neill bu çalışmaların hemen her yaş grubuyla gerçekleştirilebileceğini savunur. 

 

Yararlanılan Kaynaklar:

www.nationaltheatre.org.uk
www.tes.co.uk

 

Çev. Nevin Öktem